Çocuğun Duygularını İfade Etmesi

KATEGORİ: ÇOCUK ve EĞİTİM
Facebookta Paylaş

Etkili iletişimin kurulduğu ailede, bireyler birbirleri ile duygularını paylaşır, birbirlerine zaman ayırır ve birbirlerine değer verir. Birbirlerini olduğu gibi kabul ederler. Birbirlerine duygularını, destekleyici ve sevgi dolu bir yolla iletirler. Böyle bir ortamda da anne ve baba ile çocuk arasındaki ilişki etkili olur. Çocuğun dünyaya bakış açısını keşfedebilmek, öncelikle onu dinlemeyi gerektirir. Çocuğun gözü ile dünyayı görebilmek, kulaklarıyla duyabilmek önemlidir. Bunu yapabilmek için de anne ve babaların empatik iletişim içinde olmaları gerekir. Empatik dinlemede kişiyi anlama birinci planda yer alır. Çocukla kurulacak empatik iletişimde en önemli nokta fiziksel yakınlıktır. Annenin hamile kalmasıyla birlikte, bebek ve anne arasındaki iletişim süreci de başlar. Bu çok önemli ve erken bir başlangıçtır.

Çocuk çok iyi bir gözlemcidir. Aile üyelerinin birbiriyle olan ilişkilerini gözlemler, değerlendirir ve sonuçlar çıkarır. Bu yolla tepkiler gösterir. Çocuğun kendisi de gelişimini hareketleriyle ve davranma biçimiyle etkileyecektir. Eğer çocuk uyumlu, kendini rahat ifade edebilen çocuksa, aile onunla iletişim kurarken zorlanmayacaktır. Çocuk, genellikle, yakın çevresi tarafından sevilmek güdüsüyle hareket eder. Ailesini memnun ettiğini gördükçe, kendisiyle duyduğu gurur ve benlik değeri hep artar. Çocukla kurduğunuz iletişimlerde ona ilgi, sevgi, güven duygusu verecek mesajlar kullanın. Kızdığınızda bile asla sevgisiz bir ortam oluşturmayın.

Çocuğun duygularını ifade etmesi çok önemli ve bir o kadar da gereklidir. Çocuk gelişiminde önemli olan hususlardan biri çocuğun duygu ve davranışları için bir kontrol sistemi oluşturmaktır. Yeni doğmuş bir bebek, ağlamak istediği zaman ağlar, haykırmak isteyince haykırır. İlk yıllarda da bu büyük ölçüde devam eder. Ancak 3 ile 6 yaş arasındaki dönemde çocuk duygu ve davranışlarını belli bir oranda kontrol altına almaya başlar.
Öncelikle, çocuğunuzun kontrol sisteminin kısa sürede geliştirilemeyeceğini kabul etmeniz gerekiyor. Duygular da çocukla birlikte gelişir. Duyguların gelişimi, gelişimin diğer yönleri ile yakından ilişkilidir. Çocuklar, gelişimin bir basamağından diğerine geçtikçe, dış uyarıcılara tepkilerini farklılaştırmaktadır. Başlangıçta sadece sesi algılayan bebek, tecrübesi arttıkça sesteki öfkeyi ve sevgiyi ayırt edebilmektedir.

Aile içindeki bireyler, özellikle de çocuklar, kendilerinin aile içinde emniyette olduğunu, dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusunu sağlamak ister. Bu duygu da mutlaka aile içinde kazanılması gereken bir duygudur. Çocuğun ev içinde ne kadar güvende olduğu konusu çok önemlidir.
Çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmayın. 0, anne ve babası tarafından önemsenmek, değerli bir insan olarak kabul edilmek ister. Diğer çocuklarla karşılaştırılması, kendini değerli bir insan olarak görmesini engeller. Kendine özgü, bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi, ruh sağlığının temelini oluşturur.
Çocuk Özgür olmalıdır. Fakat özgürlüğün de bir sınırı vardır. Özgürlük başıboş, sorumsuz, sınırsız davranışlarda bulunmak değildir.
Çocuk kendi sınırlarının ve başkalarına karşı sorumluluklarının olduğunun bilincinde olursa özgürce davranışlarda bulunabilir.

Gelişme devam ettikçe çocuklar duygularını açığa vurmayı da sınırlamayı da öğrenmektedirler. İlk aşama öfke kontrolüdür. Çocuk, öfkesini içine atmamayı, onu dışa vurmayı öğrenmelidir. Öfkesini hem belli etmek, hem aşırı davranıştan kaçınmak gerçekten zordur. Bu konuda aile gereken rehberliği sabır ve titizlikle yapmalıdır.

 

Bu konuda neler yapılabilir?

  • Dengeli eğitim ve yönlendirme
  • Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği
  • Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları
  • Olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde davranış olarak tutarlı olmaları ve farklı farklı tepki vermemeleri
  • Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması
  • Güzel davranışlarının onaylanması
  • Yapılan yanlışları sadece kızarak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları
  • Onlara değer vermeleri
  • Kişilik yapılarına saygılı olmaları
  • Söz hakkı tanımaları
  • Sevildiklerini hissettirmeleri

 

Kaynak: Bahar Çelik / Etkili Anne Baba Olma Rehberi

BİR ÖRNEK…
Anne, hırkasını giymek istemeyen çocuğa şöyle diyebilir:
l)Dışarısı soğuk, hasta olursun. Hırkanı giymeden seni dışarıya çıkartmam.
Böyle bir tavır içindeki anne çocuğuna şunları ifade etmiş olur:
“Sen doğal değilsin: Sen üşüyüp üşemediğini bilebilecek bir insan değilsin. 0 yüzden sen başkasının ne dediğine, kendinin ne dediğinden daha fazla önem vermelisin!”

“Sen kendi durumun hakkında karar veremezsin. Senin kendi bedeninle ilgili konularda karar verebilme gücün yok.”
“Eğer seninle benim aramda bir sorun ortaya çıkarsa sorunu ben çözerim ve sana ne yapman gerektiğini söylerim.  Sen ve ben konuşarak beraberce sorunları çözemeyiz. Benim söz hakkım var, ama senin söz hakkın yok.”

Hırkasını giymek istemeyen çocuğa anne şöyle de diyebilir:
– Peki yavrum, hırkanı giymeden dışarı çıkıp oynayabilirsin.  Ama hırkanı kapının yanındaki sandalyenin üstüne koyuyorum, üşürsen gelip giyebilirsin.

Böyle bir tavır içindeki anne çocuğa şunları ifade etmiş olur:
“Sen doğalsın: Sen üşüyüp üşemediğini bilebilecek bir insansın.  Ama yaşam değişiklikler gerektirebilir, kararını değiştirmen son derece doğal.
“Sen kendi durumun hakkında karar verebilirsin ve istersen o kararını değiştirebilirsin; senin verdiğin kararlara ve o kararları değiştirmene saygı duyarım. Senin kendi bedeninle ilgili konularda karar verebilme ve onları değiştirebilme gücün var.
“Sen ve ben konuşarak beraberce sorunları çözebiliriz. Benim söz hakkım olduğu gibi senin de kendi sorunlarını çözmede söz hakkın var.”
Görüldüğü gibi masum görünen bu cümle bile ne kadar çok anlam ifade edebiliyor.

Kaynak: Doğan Cüceloğlu /  Savaşçı

Etiketler: Duygular,İfade Etme,Çocuk,Eğitim
YORUMTEMİZLE